ERMENİ SOYKIRIMI(!) ve TÜRK BASINI
Ergun GÖKNEL
Geçtiğimiz hafta içerisinde yazılı
basınımız ve televizyon kanallarımız Türk Tarih Kurumu Başkanı
Prof.Dr.Yusuf Halacoğlu hakkında İsviçre yargısının başlattığı
ceza kovuşturması ile doluydu. Prof.Halacoğlu ne yapmış, ne söylemişti?
Ermeni soykırımı iddialarının doğru olmadığını, ve tüm
belgelerin, 1915 yılında yaşanan olayların soykırım olarak
adlandırılmasının bilimsel olarak iddia dahi edilemeyecek şekilde
cereyan ettiğini gösterdiğini, bir bilimsel söyleşide belirtmişti.
Bilimsel bir söyleşide konuşulanlar
hakkında yargının kovuşturmaya geçmesi, çağdaş ülkelerde
neredeyse rastlanmayan ve de rastlanmaması gereken bir olaydır.
Peki, özgürlükleri hele bilimsel araştırma özgürlüğünü hiçe
sayan İsviçre yargısı karşısında ülkemizde devlet, hükümet
ve aydınlar ne yaptı? Hiç ve gene hiç. Yalnızca bir gazetede yayınlanan,
birkaç saygın kişinin bu konudaki görüşlerini biliyoruz. Alışıldığı
gibi kendi kendimize haklı olduğumuzu kanıtlama yolunda adım atıldı.
Ve işte o kadar.
Türk Tarih Kurumu gibi anayasal
bir kuruluşun başkanı için İsviçre’de hiçbir ciddi girişimde
bulunulmadı. En azından bu konuda bir şeyler yapılmışsa o da
kapalı kapılar arkasında yapıldı.
Kanımca İsviçre’yi ve dünya
kamuoyunu etkileyecek tek ciddi girişim İşçi Partisi Genel Başkanı
Doğu Perinçek tarafından
gerçekleştirildi. Doğu Perinçek ne yaptı?
Doğu
Perinçek, 7 Mayıs 2005 günü İsviçre’de Lozan Antlaşması’nın
yapıldığı binanın önünde ve başkent Bern’de, İsviçre yargısının
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halacoğlu hakkındaki
ceza kovuşturmasını protesto etti. Perinçek’in,
önce Almanca, sonra Türkçe olarak yaptığı konuşmaları, İsviçre
sivil polisi izledi ve kameralara aldı. Perinçek’in toplantı
yerlerine geliş ve gidişleri yine sivil polisler tarafından
kameralarla saptandı. Sonra da 9 Mayıs 2005 günü Ankara’da İsviçre Büyükelçiliği önünde
basına açıklama yaptı.
Bu satırları okuyanlardan hiç
kimse bu olayı gazetelerde okudu mu?
Televizyonlarda izledi mi? Hayır. Tek istisna 8 Mayıs 2005
Pazar günü Milliyet Gazetesi internet sayfasıydı. Nedenini kendi
kendimize sormak gerekir. Fakat her şeyden önce de yazılı basınımızın
ve televizyonlarımızın çok değerli, bilgili ve de vatansever
genel yayın yönetmenlerine ve haber
yönetmenlerine sormakta
fayda var.
Daha da önemlisi bu saygıdeğer
kişilerin kendi kendilerini iyice sorguya çekmeleri gerekir düşüncesindeyim.
En ufak magazin haberine sayfalar ayırdıkları, dönüp dönüp bu
haberleri günlerce yazdıkları halde, ülkemizin başına sarılmakta
olan belaya, oynanmakta olan oyuna
karşı yürütülen tek etkin olayı iç rahatlığıyla nasıl
yok farz edebiliyorlar?
Düşünebildiğim sebepleri sıralamak
istiyorum.
·
Bu arkadaşlar işlerini ciddi olarak yapmıyorlar. Olan
bitenden haberleri yok.
·
Haberleri var fakat ağa babalarını kızdırmak, incitmek
istemiyorlar. Kendimizin söyleyip, kendimizin dinlediği
protestolarla yetinmeyi yeterli görüyorlar.
·
Olayın ciddiyetini bilmiyorlar. Bilmek de istemiyorlar. Neme
lâzımcılık damarlarına işlemiş. Günü geçiştirip, nadir şarapları
içmek, yatlarda gezmek daha çok işlerine geliyor.
·
İşçi Partisi ve Genel Başkanı Doğu Perinçek’i görmezlikten
geliyorlar. Böylece de demokrasiye ve özgür düşünceye hizmet
ettiklerini sanıyorlar. Bu hareketleri ile Türkiye’nin neler
kaybedebileceğini düşünmüyorlar, düşünmek de işlerine
gelmiyor.
Bu sebepleri daha da
uzatabilirsiniz. Fakat bu kadarı da yeterlidir sanıyorum.
Doğu Perinçek’in söylediklerinin
bir bölümünü buraya almak istiyorum. Belki okuyanların aydınlanmasına
ve ne gibi tuzaklarla karşı karşıya olduğumuzu görmelerine yardımcı
olabilirim.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek
Bern’den ve Lozan’dan
Avrupa kamuoyuna sesleniyor
“ULUSLARARARASI YALAN
“Ermeni soykırımı” iddiaları,
uluslararası bir yalandır.
Uluslararası yalan olur mu?
Olur. Bir zamanlar Hitler bu
yalanların üstadı idi, şimdilerde ABD ve AB emperyalistleri!
Yalnız Türkiye arşivleri değil,
Sovyet Arşivi’ndeki belgeler de, o uluslararası yalancıları çürütmektedir.
Belgelere göre, Ermeni-Müslüman
boğazlaşmasının sorumlusu, Batılı emperyalistler ve Çarlık
Rusyası’dır. Osmanlı devletini paylaşmak isteyen büyük
devletler, yüzyıllardır birlikte yaşadığımız bir kısım
Ermenileri kışkırtmış ve şiddete sevk etmişlerdir. Türkler
ve Kürtler, bu saldırılara karşı vatanlarını savunmuşlardır.
Hitler’in de aynı yöntemlerle
çeşitli etnik grupları ve toplulukları kullanarak, emperyalist amaçları
için, ülkeleri böldüğü, halkları birbirine kırdırdığı
unutulmamalıdır.
90. YIL KAMPANYASI
“Ermeni kırımı” yalanları,
ilkönce 1915 yılında Cihan Savaşı’nda Osmanlı ülkesini paylaşmak
için savaşan İngiliz, Fransız ve Çarlık Rusyası emperyalistleri
tarafından imal edildi. Chamberline’ın da daha sonra itiraf ettiği
gibi, bu bir savaş propagandası idi.
Bugünkü kampanyanın tetiğini
ise ABD emperyalizmi çekmiştir.
ABD, 1991 ve 2003
Körfez savaşlarıyla Irak’ı işgal edip parçalayarak
Kuzeyde bir Kukla Devlet kurmuştur. Dahası Kerkük petrollerini de
bu devlete katmıştır. Türkiye’ye bugün o Kukla Devlet’e bekçilik
yapması dayatılıyor. Emperyalist kuşatma ile karşı karşıyayız.
“Ermeni soykırımı” yalanları, Kıbrıs’tan ve Ege’den yöneltilen
baskılar, hep birbiriyle bağlantılıdır ve bizi parçalamak ve
esir etmek içindir.
AVRUPA ABD’NİN OYUNUNA GELİYOR
Kurtuluş Savaşımızı bile,
“insanlık suçu” sayan kararların
birbiri peşisıra alınması, ABD ve AB’nin Ermeni sorununu, Ortadoğu
ve Asya stratejisinin araçları arasına yerleştirdiklerini göstermektedir.
Ancak burada AB, Atlantik’in ötesindeki büyük Müttefik’in
aleti konumuna düşmektedir. Çünkü AB’nin silahlı gücü yoktur
ve bu nedenle Kuzey Irak’ta olsun, Kıbrıs’ta olsun alanı ABD
ordusuna açmak dışında bir şey yapmıyor. Avrupa, en sonunda
Avrupa’yı da vuracak olan politikalara hizmet etmektedir.
……………………………………….
……………………………………….
ABD ASYA KALESİNE ÇARPTI
ABD, Asya kalesine çarpmıştır;
Irak’ta yeniliyor; Afganistan’da Kabil’e hapsolmuştur. Çin,
Hindistan ve Rusya stratejik ortaklıklar kurdular. Şanghay İşbirliği
Örgütü, Asya’yı birleştiriyor.
ABD’nin dünyanın tek efendisi
olma iddiası, Avrupa için
de bir tehdittir. ABD’nin bu amaçla silahlı güç kullanması,
etnik ayrılıkçılığı, Ortaçağ bağnazlığını ve terörü
kullanarak ülkeleri bölmesi, darbeler tertiplemesi, bütün bunlar
en büyük insanlık suçlarıdır.
Avrupa’nın demokratik
devrimlerden gelen bağımsızlık ve özgürlük birikimi, ortak değerlerimizdir.
Biz Türk milleti, o değerler için
savaştık ve bugün de o değerleri Asya ve Avrupa olarak birlikte
savunmak için, sizlere sesleniyoruz.
Hitlervari “Ermeni soykırımı”
yalanlarına inanmayın.
Galile gibi gerçeği arayın, gerçeği
savunun.”
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek
İsviçre Büyükelçiliği önünde sordu:
“İsviçre engizisyonu
mu hortlatmak istiyor?”
“‘Ermeni
kırımı’ yalanları 1915’ten beri emperyalizmin psikolojik savaş
malzemesidir. Bu bir uluslararası yalandır, tarihi bir yalandır. İsviçre,
‘Ermeni soykırımı olmadı’ diyenlere ceza kovuşturması açarak,
engizisyonu mu hortlatmak istiyor. Bilimsel görüşü cezalandırmak,
bugün Ortaçağın cadı kazanlarını yeniden kaynatmaktan başka
bir anlam taşımıyor.
Ne
yazık ki, gazete ve televizyonlar, Sayın Prof. Dr. Halacoğlu hakkındaki
ceza kovuşturmasını, Türkiye kamuoyunu korkutmak ve yıldırmak
amacıyla kullandılar. Halkımıza karşı psikolojik savaş yürütülmektedir.
Bizi, milletçe suçluluk duygusu içine itmek istiyorlar.
Bizi gerçekleri savunma cesaretinden yoksun bırakmak için,
bu haberler büyütülüyor. Öyle bir hava yaratmak istiyorlar ki, İsviçre
gibi medeni bir ülkede bile, artık Ermeni soykırımı olmamıştır
denemez.”