Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS

 

YAYIN YÖNETMENİNDEN

İnsan artık “şaşırma” yeteneğini de kaybedecek , o hale geldik ...1 Mayıs kutlamalarında galiba ,ÖDP’nin icadı bol miktarda küçük , küçük pankartlar vardı ,”Sendikamı seviyorum” İşimi seviyorum” “Fabrikamı Seviyorum” , “Eve Ekmek Götürmeyi Seviyorum” vs.gibi . Bu sloganların bir anlamda ,bazı eskilerin teslimiyeti , mücadeleyi bıraktıklarının ilanı olarak algılayıp acı , acı gülümsemekle yetinmiştik

 Ancak , dün iki e-posta geldi . Birinde TKP Genel Sekreteri ile ÖDP eski Genel Başkanı kapışmışlar TKP’ nin “Yurtsever Cephe” çağrısına ÖDP eski genel başkanı çok bozulmuş “bu yurtsever lafı hıyara salatalık demek gibidir , ben sizin bu vatanperverliğinize ideolojik mücadele açacağım” diyor .

Diğeri de “Özgürlükçü Sol” adlı Web sitesinde Bülent Aydın “Anti-Emperyalist” adlı yeni bir sayfa açılmış  ona soruyor “Seni tanıyalım arkadaş, bu sıralarda BUSH bile anti-emperyalist sen kimsin ?” “Özgürlükçü Sol” sitesi ÖDP’nin yarı resmi organı , Bülent Aydın da ÖDP’nin vefakar , fedakar ,dünya güzeli bir üyesi .BUSH’ a anti-emperyalist demeyecek kadar da kafası çalışır biri benim bildiğim  , ama gelin görün ki ÖDP’ yi sarmış olan “Bağımsızlık” ve “Yurtseverlik” düşmanlığı sevgili Bülent’ in de aklını şaşırtmış...Şimdi biz de Bülent “İdeolojik mücadeleye” erken başlamış mı diyeceğiz ?

Bu gün de Cumhuriyet gazetesinin Strateji eki geldi , ek içinde bir ek daha verilmiş TÜPRAŞ eki .

Çok yararlı bilgiler var . Petrol-İŞ sendikasının yıllar boyu yayınladığı “PEROL-İŞ YILLIĞ” kitaplarını anımsatan ... Bir de Petrol-İş Sendikasının Genel Başkanının TÜPRAŞ konusunda yazdığı bir makale var . Sayın başkan TÜPRAŞ’ ın ekonomik ve stratejik önemini etraflı şekilde anlattıktan sonra öneri olarak :

İşte özelleştirmenin de temel amacı ; yılların birikimiyle geliştirilen sermaye ve teknoloji yoğun kamu yatırımlarını , özel sektörün ucuz ve kolay bir şekilde ele geçirmesini sağlamaktır.

Diğer yandan ,kapitalist ekonomilerde özel şirketler , sermaye sahiplerinin amaçları doğrultusunda faaliyet yürütürler . Mülkiyet biçimi bu noktada önem kazanmaktadır .

Kamu kuruluşları kamusal akaçlarla faaliyetlerini sürdürmektedirler . Burada ise toplumsal çıkar hedeftir .

Bu bakımdan geleceğimiz ve toplumsal refah için bu sanayi devleri özelleştirme kapsamından çıkartılarak , titizlikle korunmalı ve geliştirilmelidir .

Demektedir .

Başkanın söyledikleri doğrudur . Tüm yurtseverler de başkanın dediklerini imzalarlar . Ancak benim takıldığım , başkanda gördüğüm eksiklik başka . TÜPRAŞ ve diğerlerini özelleştirme kapsamına alan kim ? TÜPRAŞ ve diğerlerini özelleştirme kapsamından çıkartılmasını kimden isteyeceğiz ? TÜPRAŞ ve diğerlerini özelleştirme kapsamına alanlar toplumsal çıkar amacını bilmiyorlar mı ? Daha başka sorular da sorulur ama şimdilik biz yukarıdaki soruları yanıtlayalım : TÜPRAŞ ‘ı özelleştirme kapsamına alan hükümettir . Özelleştirme kapsamından çıkartacak olan da hükümettir . Bunu bilmeyecek ne var ? derseniz yanılırsınız .

 

Petrol-İş Genel Başkanı da işte bu noktada yanılıyor .

İNADINA ‘nın son sayılarında durmadan bu konuyu işledik ama yetmedi , yetmiyor . Özelleştirme konusu DTÖ ‘nün (Yani Dünya Ticaret Örgütünün)  kararı  ve AB ‘ nin (yani Avrupa Birliğinin) kararıdır. Bizim hükümet bu iki merciin kararlarını “Dünya Bankası” ve İMF ‘nin emirleri ve “AB Uyum Süreci”

gereğince yerine getirmeye çalışır . Yani kendi kararı değildir ,o sadece bir alettir .O zaman yapılacak iş bellidir , seçimle bu hükümeti değiştirilir olur biter değil mi ? Ama o da mümkün değil .Çünkü ,DTÖ’ nün kararlarının altında Türkiye’ deki açık ya da sonradan kapatılmış tüm siyasi partilerin imzaları var. Yani hepsi de Türkiye ‘ nin kapitalist sistem içinde olmasından yana . Üstelik bir önceki koalisyon hükümeti Türkiye ‘ yi AB ‘ne sokmak için 15 günde 15 yasa çıkartan hükümetti  hatırlayın . Gelmiş,  geçmiş tüm iktidarlar içinde Türkiye ‘ yi kapitalizme tam olarak entegre etmekte başarılı olan üç hükümetten biri olan AKP hükümeti görevini yapıyor , kendinden önceki hükümetler zamanında başlayıp süregelen politikaya son noktayı koymaya çalışıyor . Türkiye Kapitalizme tam anlamıyla entegre olurken 80 yıldır kamu eliyle yarattığı tüm değerleri uluslar arası tekellere peşkeş çekiyor . Başkanın da belirttiği gibi bu tekeller sadece kendi şirket çıkarlarını düşündükleri için satın aldıkları TÜPRAŞ ve diğerlerini kapatabilirler de .

 

AKP hükümetine karşı çıkmakla ne özelleştirmeler durdurulabilir ne de işsizlik önlenir . Çünkü sorun AKP iktidarıyla sınırlı değil . Konuyu tüm olarak görerek  çareyi öyle düşünmek gerekir .

 

Petrol-İş Sendikasının araştırma birimi yılların birikimine sahip . Yukarıda anlatmaya çalıştığım konuların tüm dökümleri ellerinde var . Nitekim bu bilgi birimi sözünü ettiğimiz dergideki yazılardan da belli oluyor Ancak ,işin son noktasına gelindiğinde niçin susulur , bilinmez ? Klasik deyimiyle “Siyasi İrade” eksikliğinden mi acaba ? Yakın geçmişte sendikacılar – buna Petrol-İş de dahil – kapitalizme karşı çıkar ,sosyalizm özlemlerini dile getirirlerdi . Şimdi onlar da tıpkı okur/yazar takımı gibi konuyu güzelce anlatıp , zurnanın son deliğine gelince susuyorlar ...

Ne çare korkunun ecele faydası yok ki...

 

NOT :

DÜNYADA BAZI PETROL FİRMALARININ MÜLKİYETİ

M. Aşkın SÜZÜK

Petrol-İş Araştırma Uzmanı

PEMEX (Meksika)

PEMEX, dünyadaki en büyük 3. ham petrol ve ürün üreticisi olup, Aynı zamanda Güney Amerika'nın en büyük petrokimyasal madde üreticisidir.

Meksika Hükümeti, 1995 tarihinden sonra PEMEX şirketinin sadece Petrokimya Kompleksi'nin yüzde 49'unu özel kesime devretmiştir.

Bir devlet şirketi olan ve 140 bin çalışanı bulunan PEMEX petrol şirketi, 2004 yılında Meksika devleti hazinesine 37,8 milyar dolar kaynak aktarmıştır. Aynı yıl 1,3 milyar dolar zarar etmesine rağmen bu şirket, hala özelleştirilmiş değildir.

ENI (İtalya)

İtalya'daki 17 rafinerinin 5 tanesine sahip olan İtalyan enerji şirketi ENI, 1995 yılında özelleştirme programına alınarak önce sermayesinin yüzde 15'ini piyasaya açmış, daha sonraki yıllarda yapılan özelleştirmelerle kamu payı, yüzde 36 oranına düşmüştür.

HELLENIC PETROLEUM (Yunanistan)

Yunanistan, petrol ürünleri sektöründeki tüm üretimin yüzde 56'sını gerçekleştiren şirket, üçü Yunanistan'da, bir tanesi Makedonya'da olmak üzere 4 rafineriye sahiptir.

Özelleştirme sonucunda şirketteki kamu payı yüzde 35,5 oranına düşmüştür. Hükümet, yaptığı açıklamayla geriye kalan kamu payının hiçbir biçimde özel kesime devredilmeyeceğini belirtmiştir.

PETROBRAS (Brezilya)

Dünya toplam rafineri kapasitesinin yüzde 2,3 oranına sahip olan Brezilya'nın, rafineri kapasitesinin tamamına yakınını, bir devlet şirketi olan Petrobras kontrol etmektedir.

Ülke genelinde 11 rafinerisi ile faaliyetlerini sürdüren Petrobras'ın yüzde 55,7 hissesi devlete aittir.

STATOIL VE NORSK HYDRO (Norveç)

Dünyanın pek çok bölgesinde faaliyetlerini yürüten Norveç petrol şirketi Statoil'deki kamunun payı, yüzde70,9 oranındadır.

Diğer bir Norveç petrol şirketi olan Norsk Hydro, 1999 yılında yüzde 51 olan kamu payının yüzde 7'lik kısmını piyasaya açmıştır. Elde ettiği gelirle 2,6 milyar dolar bedel karşılığında bir özel petrol şirketi olan Saga Petroleum'u satın alarak bünyesine katmıştır. Yani, yüzde 7'lik devirden sağlanan kaynak, şirketin daha da güçlendirilmesi amacıyla yeni yatırımlarda kullanılarak değerlendirilmiştir.

NOT: Bu bölümdeki bilgiler US Energy Information Administration (EIA) ile şirketlerin faaliyet raporlarından derlenmiştir.

 

sayfa başına dön